Çekemiyorlar Bizi…

Her yıl olduğu gibi yine yıl sonu, enflasyon oranı, asgari ücret zammı gündeme oturdu derken buna fark atan döviz fiyatları, yetmez gibi peş peşe gelen ve tüketiciye adeta nefes aldırmayan zamlar ise üç boy fark atarak vatandaşa neye uğradığını şaşırttı.

Son günlerde ise meşhur “simit” yani yiyecek kültürümüzün baş tacı, yaşanılan ekonomik sarsıntıdan nasibini fazlasıyla almış, fiyatının artışına sevinemeden bazı şehirlerimizde ikiye bölünerek satışa sunulur hale gelmiştir. İşçi sınıfında asgari ücretin ne kadar olacağına dair çeşitli iddialar ortaya atılırken, konunun muhatabı sendikalar ve devlet yetkilileri bununla alakalı görüşmelere başlamış bulunmakta.

Pandemi süresince evliliğini ertelemek zorunda kalmış bekarlar, altın fiyatlarındaki artışlar derken, mobilya ve beyaz eşya fiyatlarının coşkulu hareketlerle yükselişine hayretle bakarken, vurgun üstüne vurgun yemiş, hayalini kurdukları altın dolu takı merasiminin gerçekten hayalden ibaret olacağını benimsemişlerdir.

Mazotun kıymetlenmesi, gübre fiyatının kendini yenilemesi ile toprakla aralarındaki ilişkiye ara verenleri olduğu kadar, ilişkilerini sonlandırma kararı alan çiftçilerimizin ise çoğu kendilerine yeni aşk arayışına düşmüşler.

“Z” kuşağı dediğimiz kesimin önde gelenleri ise duruma sosyal medya aracılığıyla tepkilerini gösterirken, bir yandan da kolay para bulmanın yollarını araştırır olmuştur. Gelecek kaygısından strese giren ve dahi bunalımlar yaşayan gençler ise kendilerini yarınları yokmuş gibi yaşamaya adapte etmişlerdir.

Bu güne kadar her türlü zorluğun üstesinden gelmiş bu yüce millet saygı değer bakan ve vekillerimizin bu ekonomide nasıl yaşanılacağına dair verdikleri tavsiyeleri dikkate alarak, başta az ısınmak, az yemek olmak üzere seve seve uygulamaya başlamış bulunmaktadır.

Gün geçtikçe yediği darbelerle şuurunu kaybeden Türk Lirası ise halen Papua Yeni Gine Kina’sının kendisinden yaklaşık dört kat değerlenmesini içerlemiş ve bunalıma girerek tabir-i caizse cüzdan ve ceplere küsmüştür.
Önümüzde ki günlerde ülke genelini nelerin bekleyeceği merak konusu olurken, tüm Türkiye (belli bir kısım hariç ) “diken üstünde durmak” deyimiyle özdeşleşmiştir. 2022 yılına dair umutlarını tüketmemeye çalışan vatandaş, Avrupa’nın kıskandığı ekonomimize karşı verdiği savaşına son nefesine kadar devam etmesi gerektiğini seve seve kabullenmiştir.

2021 yılının son ayına girdiğimiz bu günlerde tüm vatandaşlarımıza sabır, güç ve kuvvet diler, hepinize saygılar sunarım.