“100 kişiye sordukkk 100 ü de senin ismini verdi !!!”
“Ben sizi tutuyorum”
“Benim adayım sensin”

Güzelleme dolu palavraları her gün kendini yenileyip kulaklarımızdan kayarken, ehil, liyakat ve aidiyet kavramları paradoks haline geldi.

En son bir anket sonucu dolandı watsaptan watsaba. Şöyle bir kaşlarımı kaldırdım. Ak parti cenahında ismi geçen Büyükşehir Belediye Başkan adayı Celalettin Kesikbaş anılmamış bile.

Bu bir anket sonucundan ziyade hıdırellezde tutulan, gül dalına bağlanan dileklere benzemiş. Melih Aydın Ahmet Ataç’ı da geçmiş güya sonuca göre.

Senelerdir Eskişehir’de herkes der ki anket Allah anket. Daha biri bizi tesadüfen bile denk getirip sormadı :)))
Ankete katıldım diyeni de duymadım.

Eskişehir Odunpazarı bölgesinde Belediye Başkan aday adaylarını sahneye davet etsek sığmayacakken, kaydadeğer muhalefetin olmadığı Tepebaşı’nda zikredilen çok isim yok gibi. İş adamı Ahmet Sivri’nin şahsi niyeti tartışmaya çok açık değilse de, Ak parti Teşkilatında seçimden seçime sahneye çıkan değilde, her durumda, her zaman verilen her göreve hazır olan bir isim kulaktan kulağa söylenmeye başlandı.
Av.Pınar Turhanoğlu.

Bizzat kendi ağzından duymadık ve şahsen pek tanımasam da zaten Pınar hanım’ın bu tarz çıkışları olmaz gibi. Sakin adımlar atar ve belki çok daha da etkili olur.

Kurduğumuz her cümlenin ardından derin bir iç çekip Allah hayırlısını versin desek de, bence “güya” kemikleşmiş ama kanser bir belediyecilik anlayışından sıyrılmak lazım.

Adeta iş ahlakından uzak bir pazar tezgahı gibi, öne sağlamları koyup, arkadan çürükleri dolduran bir belediyecilik anlayışından bir an önce kurtulmak lazım.

Belediyecilik siyaset üstü bir zemindir. Burada “bence” partiden ziyade şahıslar öne çıkar / çıkmalı. Bu aynı zamanda bir ekip işi .

“Paradan haber ver ” karşılamasından ziyade,
“Projelerden, yatırımlardan haber ver” denmeli.
Eskişehir’de şehre turlarla gelen, tur gezisi güzergâhından çıkıp, büyük resime bakılmalı.

Odunpazarı gibi büyük ve merkezde olan bir ilçenin arka sokakları taşranın bile enkazı haline gelirken, şehire sanki hiç dahil edilmemiş mahallelerin farkında olmalı.

Sanatın müze çerçevesinden çıkabildiği, eğlencenin, sonu fest diye biten suç merkezli zeminlerde olmadığı, gerçek aydın’lığın ayık kafalardan üretilen eserler ile olabileceğini, usulün temin / tesbit ve teftiş edileceği Belediyelerde, Usul’süzlüğün, usulüne uydurulamadığı, karşıdan bakınca bile güvenilmeyen güç merkezleri olmamalı.

Şehrin en kilit noktalarında gereksiz trafiğe kapatılan birçok yollar nedeni ile, bir avuç memlekette on dakikalık yolu 45 dakikada gelirken trafiğin “İstanbul Trafiği” havasından sıyrılması gerekiyor.

Kentsel dönüşüm diyerek 15 sene önce deşilmiş mahallelerde, bırakın dönüşümü, yola hiç çıkılamamış bir Belediyecilik anlayışindan ivedi sıyrılmak gerekiyor.

Anketi kim yapmış, kiminle yapmış, sonucu kim uydurmuş ya da dilek tutmuş mum üflemiş bilmiyoruz.

Ama Belediyecilik ne demek, verilmesi gereken hizmet ne demek en azından bunu biliyoruz. Sonuç ne olur onu da çok kestiremiyoruz. Ama biz inanıyoruz ve gayret ediyoruz.