Veli bir padişah olan Yavuz Sultan Selim Han’ın kapı ağası Hasan bir rüya görür,

Rüyasında Topkapı Sarayı’nın kapısı çalınmaktadır. Kapıya varır, kapı aralıktır. Kapıyı açıp başını uzatır. Karşısında sarıklı bir grup ve onların önünde dört kişi vardır, Birinin elinde Kelime-i Tevhid bayrağı, diğerinde Osmanlı Devleti bayrağı vardır,

İçlerinden biri konuşmaya başlar,
“Bu gördüklerim Resulullah’ın ashabıdır bende Hz Ali’yim,
Resûlullah ın selamını Yavuz Sultan Selim’e söyle, Mekke ve Medine’nin hizmeti kendisine verilmiştir” der.

Sabahleyin rüyayı ağlayarak anlatır padişaha önce Mısır fethedilecektir daha sonra Mekke ve Medine’nin önü açılacaktır.
Ama önlerinde hiç kimsenin girmeye cesaret edemediği Sina çölü vardır,

Yavuz Sultan Selim emir verir ordu hazırlanır.Sefere çıkar.
Yollarının üstünde çok verimli bağ ve bahçeler vardır.
Padişah meyvelere bakar ve askerlerin bunlardan yiyip yemediklerini merak eder.

Bütün askerlerin heybeleri aranır.Hiç meyve bulunmaz.

Koparılmış bir meyve de yoktur.
Askerleri helal ve harama dikkat etmektedirler.

“Ben bu orduyla Dünyayı fethederim” der ve Sina çölü ne gelince onlara cesaret verecek şekilde bir konuşma yapar.
Çölde askerleri bekleyen çok tehlikeler vardır. Sıcaklık elli dereceyi geçmektedir.

Vahşi hayvanlar, serap görme tehlikesi vs.
Çölün yarısına geldiklerinde Padişah attan iner yaya yürümeye başlar, Askerler şaşkındır.

Sorulduğunda :
“Resullulah önden yaya yürüyor ben nasıl ata binerim” der ve Ordu da attan iner ve gökyüzünde yağmur bulutları görünür.

Yüz yıldır yağmur yağmayan çöle yağmur yağar.
Bu askere çok moral olur ve Mısır’a gelirler.
Resullulah’ın kutsal emanetleri buraya kaçıran Abbasi komutanlarından kutsal emanetleri alır ve Osmanlı devletine Topkapı sarayına getirir ve daha sonra Mekke ve Medine yi fetheder.

Dönüşte İstanbul’a gece girer, “Alayış” yani gösterişli bir karşılama istemez ve ertesi gün Mekke ve Medine’nin hakimi diye takdim edilince , “Hayır Hadimi yani hizmetçisiyim” der.

Bugün hala günümzde Topkapı Sarayı’nda ki bu Mukaddes emanetleri ziyaret ederken Yavuz Sultan Selim Han’a minnetim Umman oluyor .
Bu şuuru muhafaza etmek lazım..
Bilmenin çercevesinde hissetmenin ve anlamanın ummanında hakiki İnsan olmak lazım.