Lösev
03.05.2024 - Eskişehir'in Haberi , Şehrin Gündemi...
Cumhuriyet 100 Yaşında

Türkiye’nin Öncelikli Sorunu; Derin Yoksulluk ve Ağır Ekonomik Buhrandır.

Türkiye’nin Öncelikli Sorunu; Derin Yoksulluk ve Ağır Ekonomik Buhrandır.

Saadet Partisi Eskişehir İl Başkanlığı tarafından haftalık olağan pazar toplantısı düzenlendi.

Pazar toplantısında konuşan Siyasi İşlerden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Nazif Ayaz elektrik fiyatları, ekonomi ve ülke gündemlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İl Başkan Yardımcısı Ayaz yaptığı açıklamada;

“Her geçen gün hayatımızın, hayatta kalmanın ve yaşamanın daha da zorlaştığı bir zaman diliminin içerisindeyiz. Çünkü her bir vatandaşımız ay sonunu getirmekte zorlanıyor. İnsanlarımız günlerini,  bir gün akaryakıta, ertesi gün elektrik faturasına, bir sonraki gün doğalgaz faturasına bakıp ay sonunu nasıl getireceklerini düşünerek yaşıyor. “Huzurun ve sükûnetin adresi olması gereken evlerde; artık, aile fertleri, ‘Acaba bu ay elektrik faturası ne kadar gelecek?’ ve ‘Doğalgaz ne kadar gelecek?’ diye korkuyla bekliyor. 20 yıllık bir iktidar süresinin sonunda, gaz yağı alınamayan günlerden gele gele elektrik faturalarını ödeyemediğimiz günlere geldik!

Ekonominin temel çarkı olan küçük işletmeler ve esnafımız her ay daha da artan elektrik faturalarıyla boğuşuyor; ayakta kalmaya çalışıyor ve maalesef bir çoğu da kalamıyor, kepenk  indirmek  zorunda kalıyor!. Üretim ve tedarik merkezlerinde, ürünlerin tüketiciyle buluştuğu yerlerde enerji fiyatlarının bu denli pahalı olması nedeniyle, neredeyse kira fiyatlarını bile geçen elektrik faturaları karşısında üretime devam edebilmek ve ayakta durabilmek özellikle işletmeler için imkânsız hale gelmiştir.

Devlet, makul olanı tercih etmediği anda zulmü tercih eder.  Şimdilerde halkımızın tepkisi nedeniyle “iyileştirme” yapacaklarını ifade etseler de; %100’leri aşan zam kararlarını Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan, o günlerde “gayet makul” olarak değerlendirmişti. Neye göre makul? Biz  anlamakta güçlük çekiyoruz!  Ve sormak istiyoruz, yapılan zamların makul olduğu gibi; İnsanımızın faturalarını ödeyememesi de sizce makul mü?, Konut ve iş yerlerine gelen faturalara insanların bir kira bedeli kadar para ödemesi de makul mü?, Esnafımızın, gelen fatura tutarını dükkanının camına asması, böylece yapılan zamma bir tepki göstermesi de makul mü?, Vatandaşımızın faturasını eline alıp, sosyal medyadan yayınladığı videoda “400 lira – 500 lira elektrik faturası mı olur” diye serzenişte bulunması makul mü?, Ülkemizin farklı şehirlerinde faturaları protesto etmek amacıyla yürüyüşler düzenlenmesi makul mü?, -Sosyal medyada her gün bir başka zammın gündemde olması, konuşulması sizce makul mü?, Bize göre, yaptığınız bu fahiş zamlardan sonra insanımızın vermiş olduğu tepkiler gayet makuldür!, Peki, vatandaşın tepkisiyle karşılaştıktan sonra yaptığınız zamlar size hâlâ makul geliyor mu?, Hâlâ bu zamlara makul diyorsanız, vatandaşın verdiği tepkiyi de her zaman olduğu gibi “nankörlük” ve “hainlik” olarak değerlendiriyorsanız; bunu vatandaşımızın takdirine bırakıyoruz.’Yok eğer, vatandaşımız haklı; yaptığımız zamlar makul değilmiş, anladık.’ diyorsanız; o zaman bir an evvel  bu zamları geri çekin!.. Çünkü devlet makul olmayanı tercih ettiği anda zulmü tercih etmiş olur!”

Bugün buradan bir kez daha hem şirketlere hem de iktidara bir çağrıda bulunuyoruz: Bıçak, kemiği dahi geçmiştir! Zamlar ve faturalar katlanabilme eşiğini çok ama çok aşmıştır! Artık; Zararını ve birtakım giderlerini vatandaşların faturalarından tahsil etmek isteyen dağıtım şirketleri; bu zor zamanlarda halkın yararını düşünmelidirler. Şirketler düşünmüyorsa, iktidar bu konuda derhal  adım atmalıdır. Öte yandan elektrik, doğalgaz, akaryakıt gibi enerji kalemlerinden alınan vergiler, en aza indirilmelidir hatta kaldırılmalıdır.  Kalıcı yaz saati uygulamasına da derhal son verilmelidir. Kamu giderlerindeki lüks harcamalar, temsil ve ağırlama giderleri kati suretle kesilmeli, buradan yapılan tasarruf ile vatandaşlarımıza kaynak aktarımı yapılmalıdır.

Pazarlarımızda artık yarım kilo satılan sebzeleri görüyoruz, TÜİK’in tüm makyajına rağmen; bir asgari ücretli çalışanımızın bir ayda enflasyon nedeniyle 470 lirası buhar oluyor. Kira öder gibi fatura ödüyor, araba taksidi öder gibi bir depo mazota para veriyoruz.

Bakanlar değişiyor, kurum yöneticileri değişiyor; fakat kötü gidişat değişmiyor! Aksine her geçen gün bu krizler derinleşiyor ve yaygınlaşıyor. Döviz artıyor, fiyatlar yükseliyor; döviz kısmen de olsa düşüyor ama fiyatlar bir türlü düşmüyor.

Maaşlara zam yapılıyor, ama alım gücü her geçen gün eriyor. Bu işlerde bir terslik var ve o tersliğin ne olduğunu da artık hepimiz görüyor ve biliyoruz!

Ülkemiz bir sistem krizi yaşamaktadır. Her gün yeni bir polemikle, yeni bir suçlamayla ülkenin gerçek beka sorununa dönmüş yoksulluğa gözlerini kapatan iktidar ve ortaklarına soruyorum; En temel besinlere ulaşamayan; peynir, süt, yoğurt, yumurta, et gibi temel gıda maddelerinden yoksun sofralarda büyüyen çocuklar ve gençlerle mi gideceksiniz 2071’e?

156 bin öğrenci, geçen sene yoksulluk nedeniyle okulu bıraktı.  Ne iş hayatında ne de eğitim hayatında olan on binlerce gencimiz var. Böyle mi inşa edeceksiniz 2053’ü?

Türkiye’nin öncelikli sorunu; iktidarın bizi içine çektiği bu derin yoksulluktur, ağır ekonomik buhrandır.

Ne derlerse desinler; Saadet Partisi olarak her zaman  insanca yaşamı, onurlu bir yaşamı savunacağız. Asgari yaşamı değil, müreffeh bir yaşamı savunacağız!. Adil Devlet ve Adil Paylaşım için mücadele edeceğiz. Ve Biz Saadet Partisi olarak, Allah’ın izniyle insanımızın içine bırakıldığı bu yoksunluk ve yoksulluk düzenini bitireceğiz!”

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ