Lösev
01.05.2024 - Eskişehir'in Haberi , Şehrin Gündemi...
Cumhuriyet 100 Yaşında

Salgının Sorumluluğu Halkın Omuzlarına Yüklenmeye Çalışıldı

Salgının Sorumluluğu Halkın Omuzlarına Yüklenmeye Çalışıldı

Salgının Sorumluluğu Halkın Omuzlarına Yüklenmeye Çalışıldı

Eskişehir’de faaliyet gösteren sendika ve STK’lar tarafından oluşturulan Eskişehir Sağlık ve Emek Platformu bir basın açıklaması yaptı.

Odunpazarı Belediye Başkanı Av Kazım Kurt’un da katıldığı , Eskişehir Sağlık ve Emek Platformu adına açıklamayı yapan Erdal Akyazı ;

” Geçtiğimiz yılın sonunda Çin’de başlayan ve ülkemizde de Mart ayı itibariyle yayılan koronovirüs salgını tüm dünyayı hala çok ciddi bir şekilde etkisi altında tutarken salgın hepimizin sağlığını ve toplumsal yaşamını da derinden etkiliyor.

Salgının ilk günlerinden beri gerçek vaka ve ölüm sayılarının açıklanmadığı, gerekli tedbirlerin alınmadığı bir tabloyla karşı karşıyayız. Hastalıkla mücadele maske, mesafe, hijyen üçgenine sıkıştırılırken, salgının sorumluluğu da halkın omuzlarına yüklenmeye çalışıldı. Sahte bir salgınla mücadele başarısı öyküsü yaratılmak istense de ne yazık ki artık her gün daha fazlasıyla duyduğumuz hastalık ve ölüm haberleri kimsede bu masallara inanacak kadar iyi niyet bırakmadı.

Yaşanan bu tablo karşısında sorumluluktan kaçan, işçileri ve emekçileri kaderine terk eden AKP iktidarı, patronlara ise her gün yeni teşviklerle kıyak üstüne kıyak paketleri açıklamaya devam etti. Daha geçtiğimiz günlerde bir patron örgütü olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin başkanı patronlara adeta bir müjde duyurdu. İşçiler için karantina süresinin 7 güne düşürüldüğünü söyledi.Çarklar dönmeye devam etsin diye tüm koruma tedbirlerinden azade tutulan işçiler, hiçbir bilimsel veriye dayanmayan bu kararla da bir kere daha kaderlerine terk edildiler.

Hükümet salgının daha da derinleştirdiği ekonomik krizin faturasını da keseceği “acı reçetelerle” halkın omuzlarına yıkacağını itiraf etti. Biz emekçiler, acı reçete denen şeyin; artan vergiler, yükselen faturalar, eğitim ve sağlıkta katkı payı adı altında kesilen yüksek ücretler, düşük maaş zamları olduğunu tecrübelerimizden biliyoruz. İçinde bulunduğumuz Aralık ayında 2021 yılı için tüm çalışanların taban ücreti olan asgari ücret belirlenecektir. Ve acı reçetenin ilk acı ilacının da asgari ücrete düşük zam olacağını tahmin etmek için kâhin olmaya gerek yok. Asgari ücrete yapılan zam oranı, bütün diğer ücret zamlarına, bireysel ya da toplu sözleşme zamlarına, emekli maaşlarına emsal oluşturmaktadır. Dolayısıyla Türkiye’de asgari ücret sadece bu ücret karşılığında çalışanları değil, emeği ile geçim mücadelesi veren herkesi yakından ilgilendirmektedir.

Salgın sürecinde artan vakalardan dolayı başta sağlık emekçileri olmak üzere tüm çalışanlar için yaşanan gelir kayıpları ve artan iş yükü daha çok yorgunluk anlamına geldi. Bilim insanları hastalıkla mücadelede en önemli faktörlerden birinin güçlü bir bağışıklı sistemi olduğunu söylerken buna da ancak stressiz bir yaşam ve yeterli-dengeli bir beslenme ile ulaşabileceğimizi vurguluyorlar. Artan iş yükü, yetersiz ücret, emekçilerin üzerindeki kriz yükünün iyice artması yeterli ve dengeli beslenemeyen insanlarda stresin de artması anlamına geliyor. Güçlenemeyen bağışıklık sistemi ile hastalığa yakalanma/hastalığı ağır geçirme oranı artarken pozitif vaka sayısı yükseldikçe iş yerlerinde iş yükü artıyor, iş yükü arttıkça hastalık şiddetleniyor… Alınmayan önlemler, yetersiz ücretler, fabrikalarda/hastanelerde artan iş yükü ve emek sömürüsü halkımızı böyle bir kısır döngüye mahkûm ediyor. Bu kısır döngüden çıkmanın en önemli adımlarından biri olarak da asgari ücretle çalışma oranının çok yüksek olduğu ülkemizde, tüm işçi ve emekçilerin sahiplendiği vergiden muaf, insanca yaşanacak düzeyde bir asgari ücret ve en düşük emekli maaşının asgari ücret düzeyine çekilmesi talebi öne çıkıyor.

Bizler; Eskişehir’de toplumsal mücadeleyi omuzlayan sendika ve dernekler olarak içinde bulunduğumuz salgın sürecinin yarattığı öznel koşulları göz önünde bulundurarak mücadele birikimlerimizle yan yana gelmeye, haklarımız ve taleplerimiz için dayanışmayı büyütmeye karar verdik. Bu bağlamda adını ‘Sağlık ve Emek Platformu’ koyduğumuz yeni birlikteliğimizle birliğimizi ve mücadelemizi büyütmek istedik.

Bizler bahsettiğimiz tüm bu tablo karşısında acil olarak;
* Salgınla mücadeleye yönelik en az 21 gün tam kapanma ile bu sürecin sonrası için bulaş riskini en aza indirecek şekilde çalışma/yaşam alanlarının doğal havalandırma ve birim alanda en az sayıda çalışan olacak şekilde düzenlenmesi gibi önlemler için kullanılmasını talep ediyoruz.
* Tüm işçi ve emekçiler için sosyal ve ekonomik destekler talep ediyoruz.
Özellikle hastalığı yenmede çok önemli bir faktör olan aşıda tekelleşmeye son verilmesini, bulunan aşılarda patent uygulanmamasını ve aşı üretiminin toplum sağlığını koruyabilmek adına ihtiyacı karşılayacak düzeyde yapılması için gerekli adımların atılmasını, aşının ücretsiz olmasını talep ediyoruz.
* Kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izin gibi uygulamalardan derhal vazgeçilmesini, işten atmaların yasaklanmasını ve ücretlerin tam ödenmesini talep ediyoruz.
* Vergiden muaf, insanca yaşanabilir bir asgari ücret talep ediyoruz.
* Kadro bekleyen tüm sağlık emekçilerinin sınavsız olarak işe başlatılmasını, sağlık emekçilerinin özlük haklarının iyileştirilmesini, güvenceli istihdam sağlanmasını, çalışma sürelerinin kısaltılmasını talep ediyoruz.
* Şehrimizde salgınla mücadele yönetimine sağlık, emek ve meslek örgütlerinin dahil edilmesini talep ediyoruz.”

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ