Lösev
06.05.2024 - Eskişehir'in Haberi , Şehrin Gündemi...
Cumhuriyet 100 Yaşında

Kadınlar Özgürleşmeden Toplum Özgürleşemez

Kadınlar Özgürleşmeden Toplum Özgürleşemez

Eğitim – İş Eskişehir Şubesi tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar günü dolayısıyla bir basın toplantısı düzenlendi.

Eğitim – İş Eskişehir Şubesinde yapılan basın toplantısında konuşan Şube Sekreteri Yelda Eryılmaz şunları söyledi;

”8 Mart 1857 yılında New York’ta tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadın düşük ücretlerini, uzun
çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için greve gitti. Greve
müdahale edilmesi sonucu 129 kadın işçi yanarak öldü. 1910 yılında 2. Enternasyonal Kadın
Konferansı’nda, 17 Mart 1970 yılında ise Birleşmiş Milletler tarafından 8 Mart “Dünya Emekçi
Kadınlar Günü” olarak ilan edilmiştir.

O günden beri tüm dünyada, 8 Mart Emekçi Kadınların sömürüye, baskıya ve eşitsizliğe karşı
öfkelerini haykırdığı mücadele günü olarak anılmaktadır.

Ancak aradan geçen 166 yıla rağmen Türkiye’de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü bir kez
daha ayrımcılık ve şiddete karşı eşitlik mücadelesindeki kadınların seslerini duyurma çabalarının
gölgesinde kalmaktadır. İktidara geldiği günden bu yana Türkiye’deki demokrasi ortamını giderek
daraltan AKP, kuşkusuz en büyük darbelerden birini kadın hakları konusunda vurmuştur.
Kadına nasıl giyineceğini, nasıl güleceğini, ne kadar doğuracağını dayatan, dayatabileceğini
düşünen zihniyetin yönettiği 2023 Türkiye’sinde karşımıza çıkan acı tablo şudur:

  • Kadın cinayetleri giderek artmış, katillerin sadece takım elbise giydiği için ceza indirimleri
    alması, bu artışta hatırı sayılır bir rol oynamıştır. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında 66 kadın
    cinayetlere kurban gitmişken, ardan geçen 21 yılda katledilen kadın sayısı 8 bine dayanmıştır.
  • Kadına şiddet oranlarında, insanlığın utançtan boynunu bükeceği kadar büyük bir artış
    yaşanmıştır. Tehdit aldığını, canından endişe duyduğunu devletin kolluk kuvvetlerine bildiren
    kadınların bile katledilmesi, umursamazlığın acı göstergeleri olmuştur. Türkiye, kadına yönelik
    şiddet ve kadın cinayetleri konusunda OECD ülkeleri arasında ilk sırada gelmektedir. OECD
    ülkeleri ortalaması yüzde 21,6 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 38’dir.
  • Kadınların uğradığı tacizler ve cinsel saldırılar da maalesef artık kanıksanır hale gelmiştir.
    Tecavüzlere bile “orada ne işi vardı?” diye yorum yapan karanlık bir güruh türemiştir. 2023
    Türkiye’sinde kadınlar, maruz kaldıkları cinsel saldırıları duyurup, yargıya taşıyacakken bile hedef
    olmaktan korkar hale gelmiştir.
    -Kadınları korumak bir yana, onları kendi iktidarı için tehdit olarak gören siyasi iktidar, kadınların
    her türlü şiddet ve ayrımcılıktan korunması, kadınlarla erkekler arasında eşitliğin
    yaygınlaştırılmasını hedefleyen İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmiştir. Şiddete uğrayan kadınlar
    için başvuru ve sığınma evlerinin sayısının artırılması, ücretsiz danışmanlık, psikolojik ve tıbbi
    destek ve yasal yardımın yapılması, cinsiyet ayrımcı politikalar, yasalar ve uygulamaların
    kaldırılması gerekirken İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen iktidar, kadınların daha fazla şiddete
    maruz kalmasına ve katledilmesine ön ayak olmuştur.
  • “Kadının yeri evidir” diyen, onun dünyaya gelme amacının sadece çocuk doğurup yemek
    pişirmek olduğunu sanan çağdışı zihniyet, kadınların adeta hapsedildikleri evlerdeki emeklerini de
    değersizleştirmeye çalışmaktadır.
    -Kadınlar sadece aile içinde değil iş yerinde de sömürüye, adaletsizliğe ve ölümlere kurban
    gitmektedir.
    Sadece 2022 yılında adına kader dedikleri, fıtrat dedikleri sömürü düzeninde en az 108,  2023
    yılının ilk iki ayında en az 30 kadın emekçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir.
    Ekonomik kriz en çok kadınları etkilemiş, Kadın istihdamı azalmıştır. TÜİK’e göre de kadın
    işsizliği tüm işsizlik türlerinde en yüksek kategori olmaya devam etmektedir. Mevsim etkisinden
    arındırılmış dar tanımlı işsizlik oranı erkeklerde yüzde 8,8 iken kadınlarda yüzde 12,9 olarak
    gerçekleşmiştir.  

Kadınlar iş hayatında da sürekli ayrımcılığa maruz kalmış, aynı işi yapmalarına rağmen kadınlar
erkeklerden daha az gelir elde etmiştir.
Kısacası AKP iktidarında kadınlar çalışma hayatında daha fazla sömürülmüş, daha fazla baskıya
maruz kalmıştır.

Böylesi bir çağdışılık ancak eğitim ve devletin doğru politikalar üretmesiyle son bulacakken, hem
eğitim hem de devlet politikaları bu hapsedilmeyi, bu görünmezliği körükleyecek şekilde dizayn
edilmiştir.

Kadın-Erkek ayrımcılığının en kesin çözümü olan eğitim de ne yazık ki AKP iktidarında bu
problemin kanıksatılma laboratuvarı yapılmıştır. Kız çocuklarının okuma oranı hala istenen
seviyeye gelmemiştir. Bugün kız çocukları 4+4+4 eğitim sistemiyle birlikte örgün eğitim dışına
itilmiş ve çocuk gelin, çocuk işçi sayısında artış yaşanmıştır. MEB’in okullaşma istatistiklerine
göre 900 bine yakın kız çocuğu eğitimden uzakta. Okul çağında olan 866 bin kız çocuğu eğitimin
dışında yer alıyor. TÜİK’in verilerine göre ise 15-19 yaşları arasında bulunan her dört kız
çocuğundan biri ne okulda ne de işte bulunmaktadır. Ancak bu rakamlar buz dağının görünen
kısmıdır.

Okula gitmesi gereken yaşta kız çocuklarının hala gelin yapıldığı ülkemizde, ders kitaplarına dahi
kadının toplumdaki rolünün evden ibaret olduğuna ilişkin çağdışı safsatalar girmiştir.
Deprem bölgesindeki tüm yurttaşların temel insan hakları ihlal edilirken, özellikle kadınlar ve
çocuklar bu süreçten daha fazla etkilendi. Güvenlik riskiyle karşı karşıya kaldılar. Hatay’da, bir
kadın, depremde evi hasarlı olduğu için 2 çocuğuyla birlikte evine dönmek zorunda kaldığı eski
eşi tarafından üzerine uyurken kaynar su dökülerek yakıldı. Tek yaşayan kadınlara aile
olmadıkları gerekçesiyle çadır verilmeyerek barınma hakları ihlal edildi ve ayrımcılık yaşadılar.
Güvenlik şüphesiyle çadırkentlerde kalmak istemeyen kadınlara güvenli alan sağlanmadı. Devlet
ve kolluk kuvvetleri acilen bu güvenlik riskini ortadan kaldırmalı kadınlar ve çocuklar için güvenli
alanlar oluşturmalıdır.  

Eğitim-İş olarak vurguluyoruz: Kadın-erkek eşitliği, sadece kadınların sorunu değil, uygarlaşmada
bir eşiktir. Kız çocuklarının okumalarına ayrıca önem veren, onları sosyal hayata katan, onlara
dünya ülkelerinin birçoğundan önce seçme ve seçilme hakkı vererek eşit bireyler olduğunu ilan
eden Mustafa Kemal Atatürk ve yol arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyete yakışmayan tabloyu
değiştirmek, Cumhuriyet devrimlerini rotası kabul eden her yurttaşın görevidir.
Bu nedenle acilen:
-İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun etkin bir biçimde uygulanmalı,
-Kamu kurumları ve yerel yönetimler tarafından kreş, gündüz bakım evi, hasta ve yaşlı bakım
evleri gibi merkezler açılarak tüm kadın ve erkeklerin ücretsiz yararlanabileceği bir hak olarak
tanımlanmalı,
-Kamu-özel ayrımı olmaksızın, zorunlu hizmet ve üretim alanında çalışan ebeveynlere dönüşümlü
ve eşit olarak ücretli izin verilmeli,
-Kadınlar için tam zamanlı ve güvenceli istihdam olanakları yaratılmalı,
-Kız çocuklarının okullaşma oranını artıracak önlemler alınmalı,
Biz inanıyoruz ki gerçek bir demokrasi, kadın erkek eşitliği sağlanmadan gerçekleşemez.
Kadınların hayatın her alanında ve erkeklerle eşit haklara sahip olduğu, her türlü şiddetin ortadan
kalktığı, kadın cinayetlerinin son bulduğu, çocuk yaşta evliliklerin ve çocuk istismarının olmadığı
bir dünya için mücadeleyi sürdüreceğiz!Yeryüzüne barışı, çağdaşlığı, inceliği ve sayısız güzelliği
kadınların getireceğine inanıyoruz, yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!” dedi.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ
kernekotokiralama.com papyonshop.com restbetgiris.co betpastakip.com restbet.com betpas.com restbettakip.com casino siteleri casino siteleri deneme bonusu veren siteler