İlhami Akan’la Kitaplarını ve Yazarlığı Konuştuk…
İlhami Akan’la Kitaplarını ve Yazarlığı Konuştuk…
Avukat , Yazar ve Öğretim Görevlisi İlhami Akan’la yazma serüvenini ve kitaplarını konuştuk , Ebru Sanatı üzerine bir röportaj gerçekleştirdik…
Porsuk Gündem: Avukat, Yazar , Öğretim Görevlisi İlhami Akan kimdir sizden dinleyebilirmiyiz?
İlhami Akan: En zoru kendini anlatmak olsa gerek. Avukatlığım 25 seneyi geçti. Eskişehir’de serbest avukat olarak çalışıyorum. Yazarlıksa, ta lise yıllarıma dayanıyor. O zaman lisedeki arkadaşlarla duvar gazetesi çıkarırdık ve her zaman en meraklıları ben olurdum. Sonra İstanbul’da üniversitede okurken daktiloyla köşe yazıları yazıp Eskişehir’deki Milli İrade gazetesine gönderirdim. Oradan İki Eylül gazetesine geçiş yaptım. Bir süre iki yerel gazetemizde köşe yazarlığım da var yani. Beraberinde bazı dergilerde makalelerim ve bilimsel çalışmalarım da yayınlandı Öğretim Görevliliği ise yaklaşık 15 sene öncesine dayanıyor. Osmangazi Üniversitesi’nde Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde hukuk dersleri vermeye başladım. Ardından İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde yine hukuk dersleriyle devam ettim. Şu anda da yine İİBF’de Anayasa Hukuku dersleri veriyorum.
Porsuk Gündem: Yazmaya nasıl başladınız, Kitap yazma fikri nasıl ortaya çıktı?
İlhami Akan: Kitap yazma fikri, gazete köşe yazarlığından da önce, küçüklüğümden beri aklımda olan bir hayaldi aslında. Şunu belirtmeliyim ki ilkokul yıllarından itibaren, çokça kitap okuyan birisi oldum hep. Zamanla da, ben de bunun gibi yazabilirim fikri, küçüklüğümün hayalinin gerçek olabileceği kanaatine dönüştü. Sonra bir de baktık 2017’de Karanfilli Kahve ile karşımıza bir kitap çıkıverdi. Ardından Kehribar Gözyaşları geldi, sonra da Krizantem…
Porsuk Gündem: Kehribar Gözyaşları , Krizantem ve Karanfilli Kahve bize biraz bahseder misiniz?
İlhami Akan: Kehribar Gözyaşları, aslında memleketimizin hatta dünyanın kanayan yaralarından birisi olan kayıp çocukları konu alan bir roman. İçinde bir parça gerçek bir kayıp öyküsünü de barındıran ve aslında onun etrafında biçimlendirdiğim, kurguyla gerçeği harmanladığım bir kitap. Memleketleri Erzurum’a tatile giden bir ailenin iki çocuğu kayboluyor, birkaç gün sonra çocuklardan birisinin cesedine ulaşılıyor, ancak diğer çocuktan bir haber çıkmıyor. Sonra, çocuğun aranması, ailenin ve özellikle annenin yaşadıkları, içlerinde kopan fırtınalar, bütün bir toplumun verdiği kötü sınav, akabinde çocuğun bulunmasına kadar içerik uluslararası bir polisiye haline dönüşüyor. Şahsen benim gözyaşlarıyla yazdığım bir kitap ve ikinci baskısını yapmış durumda. Krizantem son romanım. Krizantem, 12 Eylül 1980 öncesinde yaşanan siyasi, ekonomik ve toplumsal krizi, o dönem Türkiyesi’ni, üniversite gençliğini, sokaklarınıa anlatttığım bir dönem romanı. Tabi bütün bu hengame arasında ortaya çıkan bir Devrimci-Ülkücü aşkı da var kitapta… İlk romanım Karanfilli Kahve ise, 10 yıl önce kaybolmuş bir kız çocuğunun, bilimsel yöntemlerle bulunuşunu, tarihi, edebi kıssalar eşliğinde anlatan bir kitap. Kayıbın bulunması sürecinde Adli Tıp uzmanı ile avukat arasında bir aşk gelişiyor tabi… Karanfilli Kahve şu anda 3 baskı yaptı.
Porsuk Gündem: Ebru sanatıyla nasıl tanıştınız?
İlhami Akan: Geleneksel sanatlara öteden beri ilgim vardı. Aslında biraz da icra etmekte olduğum avukatlık mesleğinin biz avukatlara yüklediği mesleki stresten kaçarken kavuştum ebru sanatıyla. 10 yıl kadar ebru talebeliği yaptıktan sonra 2019 senesinde hocam Didem Üstün’den icazetimi aldım. Hocam, Özbek Şeyhi Ethem Efendi ve ona bağlı Timuçin Tanaslan ile Mustafa Düzgünman üstadların ekolünden geliyor. Hocam ile birlikte birkaç tane karma sergiye de katıldığımı ifade etmek isterim.
Porsuk Gündem: Son olarak Begonvil Rüyası yakında raflarda olacak kısa bir bilgi alabilir miyiz.
İlhami Akan: Begonvil Rüyası an itibariyle baskı aşamasında. Dördüncü kitabım ve ilk hikaye kitabım olacak inşallah. Hadi biraz maziye gidelim düşüncesiyle hareket edip, içinden çocukluğumuz gecen hikayeleri kaleme aldım. Hepimizin özlediği, dijital esaretin olmadığı, sokaklarda çocukların kahkahalarının yükseldiği, misket oynadığımız, tahta oyuncaklar kullandığımız, bisiklete bindiğimiz, taştan kalelerle futbolcu olduğumuz, akşam ezanıyla biten o tadına doyamadığımız çocukluk günlerini farklı öykülerle anlattım. Kasım ayı içinde piyasaya çıkmasını ümid ediyoruz.
Ben, alakanız için çok teşekkür ediyorum. Sizi ilgiyle takip ediyorum, Eskişehir basınında bir yüzakısınız. Yolunuz açık olsun…