Evime ekmek götüremiyorum diyene, İstanbul Sözleşmesini kaldırdım dersiniz.

Evime ekmek götüremiyorum diyene, İstanbul Sözleşmesini kaldırdım dersiniz.

Demokratik Sol Parti Genel Başkan Yardımcısı Dilara Tambova ülke gündemlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Tambova ; ‘Siz! İstanbul Sözleşmesi ve Andımızı ortadan kaldırmakla
meşgulken; bu ülkede devalüasyon oldu ve Türk Lirası bir gece de neredeyse yüzde yirmiye varan
değer kaybına uğradı ve emeklinin, emekçinin kıt kanaat geçindiği üç kuruluşu biraz daha eridi.
Sanırım bundan sonra, evime ekmek götüremiyorum diyene, İstanbul Sözleşmesini kaldırdım aile
birliğinizi kurtardım dersiniz.’ dedi.

Genel Başkan Yardımcısı Tambova yaptığı açıklamada ;

” İktidar Partisi son günlerde; tam da zihniyetine uygun ve gericileri mutlu edecek bir karar aldı.
Aslında, iktidarı boyunca yapmış olduğu en doğru eylemden biri olan İstanbul Sözleşmesini bundan
sonraki süreçte tanımayacağını açıkladı. Oysa ki! TBMM tarafından onaylanan uluslararası bir
Sözleşmeden CB’nın kararıyla çekilmesi hukuken mümkün değildir, konu Meclisin iradesindedir.
CB’nın yapmış olduğu bu açıklamadan en çok memnun olanlara bakıldığında ise; ülkede sosyolojik ve
kültürel düzeyin ne derece gerilediğini ve dünya ölçeğinde sürekli bir eksiye gidiş olduğunu üzülerek
gözlemliyoruz. Sadece geçtiğimiz ay, ülkemizde 33 kadının öldürülmesi de nasıl olsa diğer gündemler
arasında kaybolup gidecektir. Kadınların itibarsızlaştırılması ve şiddet mağduru olması bir yana! Bu
kararınızı; Cübbeli’ler, sapkın şeyhler, her türlü illegal faaliyeti yürüten cemaatler, yozlaşmışlığın ve
çürümüşlüğün adresi olmuş ‘sözde’ dini referans alan yapılar destekliyor nasıl olsa..

Ancak! Ülkemizdeki genel hukuksuzluk ve gerici unsurların beklentisi doğrultusunda alınan
kararların sonucunda, her bakımdan tecrid edilmiş bir Türkiye gerçeğiyle karşı karşıyayız. Böyle bir
ortamda, sonuç olarak en iyi ihtimal ekonomik göstergelerimizin alarm vermesi olacaktır ve nitekim de
öyle olmakta. Ekonomik sistemin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi ve yatırımın gelmesi için, etkin bir
hukuk sisteminin varlığı ve ekonomik hayata uygun hukuk kurallarının hazırlanması gerekir. Bizim
ülkemizde çağdaş hukuk normlarına uygun olarak alınmış kararlardan bile geri adım atılırken; hukuken
ve sosyolojik olarak ileriye gitmemizin bu günkü şartlarda mümkün olmadığı tüm dünyaya malumun
ilanıdır.

Toplumlar; siyasi, ekonomik, sosyal ve hukuksal olayların yön verdiği bütüncül yapılardır. Biri
olmadan, diğerlerini planlayamaz, politika üretemezsiniz. Sokaklarda her gün kadınlarınız
öldürülürken; dünyaya hukuksal olarak güvence vermeniz mümkün değildir. Hukuki alt yapınız sağlam
olmadan da ekonomik yatırım getiremezsiniz. Geçmişte aldığınız yanlış özelleştirme kararlarıyla;
Üretmeyen bir ülke yaratmanın büyük bir maliyeti olacağını öngöremediniz. Bütün üretim kalemleri bir
yana; zirai üretimi yok etmenin sonuçlarını hesaplamak bu kadar mı zordu? Dünyada, önümüzdeki 30
ila 40 yıl içinde gıda savaşları beklenirken, çiftçiye ve köylüye bir taraftan destek paketleri açıklayıp,
diğer yandan toprağa atacağı tohuma bile ulaşamaz hale getirdiniz. Ama olsun! Sonuçta sahte
şeyhleri ve müritleri mutlu ettiniz. Siz! İstanbul Sözleşmesi ve Andımızı ortadan kaldırmakla
meşgulken; bu ülkede devalüasyon oldu ve Türk Lirası bir gece de neredeyse yüzde yirmiye varan
değer kaybına uğradı ve emeklinin, emekçinin kıt kanaat geçindiği üç kuruluşu biraz daha eridi.
Sanırım bundan sonra, evime ekmek götüremiyorum diyene, İstanbul Sözleşmesini kaldırdım aile
birliğinizi kurtardım dersiniz.”