Lösev
29.04.2024 - Eskişehir'in Haberi , Şehrin Gündemi...
Cumhuriyet 100 Yaşında

Avukatlar Günü Törenle Kutlandı

Avukatlar Günü Törenle Kutlandı

Eskişehir Barosu tarafından 5 Nisan Avukatlar Günü Adalet Sarayı önünde düzenlenen törenle kutlandı.

Baro Başkanı Mustafa Elagöz’ün Atatürk Anıtı’na çelenk sunumu ile başlayan tören Saygı duruşu ve İstiklal Marşı devam etti. Baro Başkanı Av. Mustafa Elagöz yaptığı konuşmada;

“Sizleri şahsım ve Eskişehir Barosu adına saygıyla selamlıyorum. 5 Nisan Avukatlar Günü dolayısıyla düzenlemiş olduğumuz törene hepiniz hoş geldiniz.

5 Nisan Avukatlar Günü’nde, deprem felaketinde kaybettiğimiz on binlerce yurttaşımızın ve 121 meslektaşlarımızın acısını bir kez daha yüreklerimizde hissediyoruz. Depremde hayatını kaybeden meslektaşlarımıza ve yurttaşlarımıza   Allahtan rahmet ,başta kederli aileleri olmak üzere tüm ulusumuza birkez daha başsağlığı dileklerimizi sunuyorum. Hayatlarını ve yakınlarını kaybeden; evleri, ofisleri yıkılan meslektaşlarımızı bir an bile unutmadan; enkaz altından çıkarılan avukatlık cübbelerini yeniden giyebilecekleri, adalet mücadelesini kaldığı yerden sürdürebilecekleri  bir ortamın sağlanabilmesi için elimizden gelen tüm çabaları göstermeye devam ediyoruz. Allah bu tür felaketleri bir daha yaşatmasın..

Sayın protokol değerli meslektaşlarım;

Devletin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimi ile en temel insan haklarının korunması ancak ve ancak güçlü, sözde değil özde tam bağımsız ve tarafsız bir yargı isteminin inşasına bağlıdır. Bunun yolu da yürütmenin yargı üzerinden elini çekmesi ve yargıyı kendisine bağlı olması gereken bir erk olarak görme anlayışından uzaklaşmasıdır.. Ancak şu anda maalesef bunun tam tersini yaşıyoruz.

Gelişmiş ülkelere baktığımızda güçlü ve bağımsız yargı sistemlerinin olduğunu görüyoruz. Devletin gücü, şeffaflık ve güven iklimin yaratılması ile mümkündür. Yurttaşta haksızlığa uğradığında mahkemelerin hakkını teslim edeceği inancını yok ederseniz o devletin ne gücü kalır ne de uzun süre devlet olarak varlığını sürdürmesi beklenir.

Bu yüzden her zaman adalet, adalet, adalet diyoruz. Adalet sadece mahkeme salonlarında değil, günlük yaşamda da aranması gereken bir kavramdır. Bunu sağlayacak olan da devlet ve devleti yönetenlerdir. Bu anlayıştan uzaklaşıldığı her gün ülkemiz bir kaos ortamına sürüklenmekte, devlet olma vasfını kaybetmeye başlamaktadır. Adaleti sadece avukatlar değil, tüm toplumun haykırması ve istemesi gereklidir. Adaleti sadece karakola ve adliyeye düştüğümüzde değil, herkes için ve toplum olarak istemek zorundayız.

Devlet kişilerle değil, kurumlarıyla bakidir. Son 20 yılda Cumhuriyetin bütün kurumlarının içi boşaltıldı. Liyakat askıya alındı. Sadakat ön plana çıkartıldı. Toplumsal kutuplaşma hat safhaya ulaştı. Böyle bir ortamda Cumhuriyetin en eski ve en köklü kurumları barolar bütün sistematik saldırılara karşı hala dimdik ayakta ve hala güç erklerine karşı hukuk devletine olan inançla mücadele etmeye devam etmektedir. Eskişehir Barosunun rotası bellidir.

Bizim rotamız Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün  çizdiği yoldur.

Bizim rotamız Cumhuriyet değerleridir.

Bizim rotamız demokratik, sosyal, laik hukuk devleti anlayışıdır.

Bizim rotamız hukukun üstünlüğüdür.

Hiçbir güç erkine boyun eğmeden , iktidar mensupları hangi ideolojiden olursa olsun savunduğumuz ve uğruna mücadele ettiğimiz değerleri korumaya ve bu uğurda mücadele etmeye bugüne kadar devam ettik. Bundan sonra da aynı azim ve kararlılıkla devam edeceğiz.

Kimseye minnet etmiyoruz. Kimseye biat etmiyoruz. Kimseden emir ve talimat almıyoruz. Kimseyi de kendimizden aşağı görmüyoruz.  Yargının bir parçası olarak olmamız gereken noktada duruyoruz. Tek istediğimiz savunma ayağının güçlü olduğu, keyfiliğin olmadığı, şahsi kusur sorumluluğunun olduğu tam ve bağımsız yargı düzeninin varlığını istiyoruz. Bunu da kendimiz için değil tüm yurttaşın hak ve menfaatlerinin korunması için istiyoruz.

Her 5 Nisanda bu kürsülerde avukatlık mesleğinin sorunları ve bununla paralel olarak Türk Yargı sisteminin sorunlarını burada kamuoyuyla paylaşıyoruz. Maalesef aradan geçen onlarca yıl içinde gerek meslek sorunlarımız ve gerekse yargısal sorunlarımız düzelmesi gerekirken aksine her geçen gün çığ gibi büyüyerek devam ediyor.

Her gün sahada olan ve yargının içinde bulunduğu tüm sorunları yaşayan avukatları ve baroları düşman gibi görüp bizlerin görüş ve önerilerini dikkate almayarak hayatında hiç duruşma görmemiş, hakimiyle, savcısıyla, memuruyla , mübaşiriyle muhatap olmamış, hak aramamış kişileri  Ankara’da masa başına oturtarak yargının güçlendirilmesini  ve sorunlarını gidermesini beklemek beyhude bir çabadır.

Biz avukatlar artık mesleğimizi icra edemez duruma geldik. Yalnızca mesleğini icra etme gayesi içinde olan meslektaşlarımız dosyanın tarafı olarak görülüp saldırılara uğruyor, öldürülüyor…. Avukatları korumak için ne yapıyorsunuz? Avukatı kamu görevlisi olarak yargılayıp, kamu görevlilerine tanıdığınız hassasiyeti avukatlara göstermiyorsunuz…Her kurumda ciddi bir dirençle karşı karşıyayız. Açacağımız davaya ilişkin kurum kayıtlarını bile inceleyemez hale geldik. KVKK adı altıda çıkartılan kanun ile avukatlar artık kendi müvekkillerine ait davada kullanması gereken kayıtlara bile ulaşamaz duruma getirildi.. Mesleğin sorunları ve çözümleriyle ilgili gerek Adalet Bakanlığı ve gerekse diğer ilgili birimlerle yapılan tüm görüşmelerde biz A diyoruz, onlar Z anlıyor. Ancak baroları kendilerine muhalif kurumlar olarak gördükleri için bu çarpık anlayışın sonucu olarak avukatlık mesleğini ve baroları her geçen gün yok etmeye yönelik bilinçli ve sistematik adımlar atılıyor.

Devleti yönetenlere sesleniyorum! Siz hukuka saygılı davranıyorsunuz, mesleğin ve yargının sorunlarını çözmeye yönelik adımlar atıyorsunuz da barolar mı engel oluyor? Sizler hukuka saygılı davranıyorsunuz da biz mi karşı duruyoruz? Siz hukuku her gün ayaklar altında çiğnedikçe bizim de haklı olarak sesimiz ve tepkimiz yükseliyor. Siz böyle davranmaya devam ettikçe de biz sesimizi her yerde yükselteceğiz. Çünkü bizler her zaman, üstünlerin hukukunu değil, hukukun üstünlüğünü savunan kişiler ve kurumlar olduk.  Gelinen aşamada hukukun ayaklar altına alındığı, savunmanın yargının asli bir parçası olarak görülmediği bir sistem inşa edilmiş; yargıdaki liyakat sorunu, siyasi otoritenin yargı üzerindeki etki ve tahakkümü Türk yargısında içinden çıkılamaz bir hal oluşturmuştur. Artık vekilliğini yaptığımız yurttaşın davasında ne sonuç alacağımızı dahi kestiremediğimiz gibi yerleşmiş yargısal içtihatların da önemini yitirdiği karanlık bir tablo ile karşı karşıyayız. Meslek yaşamımda böyle bir karanlık tabloya hiçbir dönem şahit olmadım.

Hukuk fakültelerinde iyi bir hukuk eğitimi vermedikçe, kreş açar gibi hukuk fakültesi açmaya devam ettikçe ve hukukçu olmayan dekanları ve öğretim üyelerini açtığınız bu fakültelerin başına getirdiğiniz müddetçe hiçbir zaman ülkemizde güçlü bir adalet mekanizması kurulamaz. İstediğiniz kadar kendinizce reform diye tabir ettiğiniz düzenlemeleri yapın, sonuç değişmez. İstediğiniz kadar hakim savcı alın sonuç değişmez. İstediğiniz kadar mahkeme açın, istediğiniz kadar adalet sarayları yapın sonuç değişmez. Liyakat ve kalite yargının tek kurtuluş reçetesidir. Önemli olan iyi hukukçu yetiştirebilmektir. Bugün bu söylediklerimin hangisi yapılıyor. Türk yargısı bana göre bilinçli ve sistematik bir şekilde yozlaştırıldı. Bu kötü gidişin tek çaresi liyakatli hukukçuların yetkilendirilmesi ve yargıya müdahale edilmemesidir. Bu iki şartı yapmadığınız sürece Türk yargısı bu sancıları yaşatmaya, adalet yerine adaletsizlik dağıtmaya devam edecektir.

Yargı reformu adı altında 2019 yılından bu yana 7 paket açıklandı. Bu 7 paket içeriğine bakıldığında  Avukatlara verilen hiçbir sözün tutulmadığını, aksine avukatları ve onların meslek örgütü baroları yok etmeye yönelik bilinçli ve sistematik bir politikanın uzun yıllardır devam ettirildiğini üzülerek ifade etmek istiyorum.. Bu paketlerle avukatlık mesleği ne hale getirildi. En son geçen hafta çıkan 7. Yargı paketinde bakanlığa ilettiğimiz hiçbir soruna ilişkin bir düzenleme yok iken yaptıkları tek düzenleme  5 yıl kıdeme sahip olan meslektaşlarımız için kesenek ödeme şartının kaldırılmasıdır. Kendilerince adı reform olan bu düzenleme ile siz gerçekten genç meslektaşlarımız için bir reform mu yaptınız?  yoksa bilinç altınızda susturamadığınız ve bir şekilde yok edemediğiniz  baroları ekonomik olarak çökertme operasyonu mu yaptınız?. Cevap elbette baroları ekonomik olarak çökertme operasyonudur. Bilinçsizce açtığınız hukuk fakültelerinden mezun ettiğiniz genç meslektaşlarımız için bir reform yapacaksanız defalarca bakanlığa ve yetkili kurumlara ilettiğimiz KDV indirimlerini, 3 yıl Bağ kur prim muafiyetini, vergi muafiyettlerini ,staj aşamasında hakim ve savcı stajyerlerine verdiğiniz maaş ödemelerini devlet olarak staja başlayan meslektaşlarımıza verin de o zaman yaptığınızın reform olduğunu söyleyebilelim. Kimin bütçesinden kime reform yapıyorsunuz.? Aklımızla dalga geçiyorsunuz? El İnsaf.. Başka da söyleyecek söz bulamıyorum.  

Sayın protokol, değerli meslektaşlarım;

Aydınlığa en yakın zaman karanlığın en yoğun olduğu zamandır. Şu an bizler karanlığın en yoğun olduğu zamanı yaşıyoruz. Umudumuzu bütün karanlıklara rağmen bugüne kadar kaybetmedik Biliyoruz ki; aydınlık günler çok yakın.

Savunmanın hak ettiği değere kavuştuğu, yargıya güvenin yeniden arttığı, doğru ,adil ve hakkaniyete uygun kararlar alacağımız ve mesleğimizi layıkı ile yapabileceğimiz günleri hep birlikte görmek dileğiyle sözlerime iki cümleyle son veriyorum.

Yaşasın Cumhuriyet, Yaşasın Cumhuriyetin aydın avukatları

5 Nisan Avukatlar Günümüz kutlu olsun.”

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ
erotik shop malatya araç kiralama en iyi casino siteleri casino siteleri istanbul evden eve nakliyat evden eve nakliyat istanbul parça eşya taşıma eşya depolama istanbul uluslararası nakliyat