Anadolu Üniversitesi Öğrencileri 8 Mart İçin Yürüdü

Anadolu Üniversitesi öğrencileri, Anadolu Dayanışma Ağı ve Eskişehir Kadın Dayanışma Komitesi öncülüğünde 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için bir araya geldi. Merkez Yemekhane önünde yürüyüşe başlayan öğrenciler, Yunus Emre Kapısı’nda bir basın açıklaması yaparak yürüyüşü sonlandırdı.

Öğrenciler, yürüyüşe başlamadan önce “Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için buluştuk. 8 Mart, önceki yüzyılın başında emekçi kadınların yoksulluğa, köle gibi çalışmaya ve savaşa karşı verdikleri mücadelenin adıdır. Emekçi kadınların günüdür, bizim günümüzdür” sözlerini kaydetti.

“Kadınlar ayağa, bu düzeni yıkmaya!” ve “Şeriata, faşizme, karanlığa geçit yok!” gibi sloganlarla yürüyen öğrenciler yürüyüşü umutsuz olmadıklarını vurguladıkları bir basın açıklamasıyla sonlandırdı. Basın açıklamasının okunduğu Yunus Emre Kapısı’nda Eskişehir Kadın Dayanışma Komitesi üyeleri hazır bulunarak yürüyen öğrencileri alkışlarla karşıladı. Basın açıklamasını Türkiye Komünist Partisi (TKP) Tepebaşı Belediye Başkan adayı Beste Begüm Yiğit okudu. Açıklamada şu ifadelere yer verildi;

‘8 Mart emekçi kadınların günüdür’

“8 Mart, önceki yüzyılın başında tıpkı bizler gibi emekçi kadınların hakları için sokağa döküldükleri, yoksulluğa, sömürüye ve savaşa karşı ‘Ekmek ve Barış!’ diye haykırdıkları günün adıdır. Emekçi kadınların günüdür, bizim günümüzdür” denilen açıklamada “Ayağa kalkan emekçi kadınların sayısı her geçen gün artıyor” sözleri kaydedildi.

Türkiye’deki kadınların yaşam haklarının AKP karşı devrimciliği tarafından her geçen yıl daha fazla kısıtlandığı vurgulanan açıklamada “Karşı-devrimci AKP iktidarı ve ona benzeyerek siyaset yapan muhalefetin topluma dinci gericilik ve sağcılık dayatması, laikliğe dönük saldırılar son yıllarda kadına yönelik şiddeti daha da arttırmış, artan yoksullukla birlikte bu durum kadın emeğini daha da değersizleştirip güvencesizleştirmiştir” denildi.

“20 yıldır AKP’nin gericiliğine, karanlığına sığmayacaklarını ispatlayan kadınlar, bu zor günlerde sömürü düzenine de sığmayacaklarını gösteriyor tüm ülkeye” denilen basın açıklamasının tamamı şöyle:

“8 Mart, önceki yüzyılın başında tıpkı bizler gibi emekçi kadınların hakları için sokağa döküldükleri, yoksulluğa, sömürüye ve savaşa karşı ‘Ekmek ve Barış!’ diye haykırdıkları günün adıdır. Emekçi kadınların günüdür, bizim günümüzdür. Eşit ve özgür günlere inanan, bu günleri getirecek olan sosyalist kadınların verdikleri mücadeleyi selamlıyoruz, hepimizin 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun…

Zor zamanlardan geçiyoruz. Hayat pahalılığı, yoksulluk, geçim derdi git gide artıyor. Tüm bunlar emekçi kadınlara daha çok işsizlik, daha çok sömürü, daha çok şiddet olarak dönüyor. Tam ‘Daha ne kadar artabilir bu fiyatlar’ diye düşünürken bu kez de ülkeyi gericiliğin kollarına teslim etmek için el ele veren düzen unsurlarıyla karşı karşıya kalıyoruz.

Karşı-devrimci AKP iktidarı ve ona benzeyerek siyaset yapan muhalefetin topluma dinci gericilik ve sağcılık dayatması, laikliğe dönük saldırılar son yıllarda kadına yönelik şiddeti daha da arttırmış, artan yoksullukla birlikte bu durum kadın emeğini daha da değersizleştirip güvencesizleştirmiştir. Bugünün Türkiyesi’nde kadınlar yaşama hakkı gibi anayasal hakları yanında boşanma hakkı gibi medeni kanuna dayanan kimi haklarını da kullanamaz niteliktedir. Boşanan kadınlar cinayetle, şiddetle cezalandırılmaktadır. Yine kadınların çalışma hakkı AKP koalisyonu tarafından pek çok kez tartışmaya açılmış, kürsülerden kadınların çalışmak için kocalarından izin alması gerektiği buyrulmuştur.

Yetmezmiş gibi kadınların toplumsal ve siyasal hayattaki yerleri sorgulanıyor, üretme, eğlenme, mücadele etme ve yaşam hakları ellerinden alınıyor. Kadınlar, patron sömürüsünü, dinci gericiliği, adaletsiz yargı süreçlerini meşrulaştırmaya çalışan, hatta kadına yönelik fiziksel şiddete, cinsel şiddete ve kadın cinayetlerine karşı yasal süreçleri bile işletmekten aciz bu düzende ayakta kalmaya çalışıyor.

Ama umutsuz muyuz? Hayır! Çaresiz miyiz? Hiç de değil.

Çünkü ayağa kalkan emekçi kadınların sayısı her geçen gün artıyor. Bundan 105 yıl önce ‘Ekmek ve Barış’ diyerek sokaklara dökülen kadınlar, bugün de Yurtlarda, sokakta, okullarda, ihmaller sonucu hayatını kaybeden, geleceksizlik nedeniyle hayatına son veren arkadaşları için eylemler yapıyor. Eşitsizlikten nemalanan patronları, kadınların tarihsel kazanımlarına göz diken gericileri, kadınları taciz edenleri ve öldürenleri koruyanları karşısına alıyor. Tacize, şiddete, sömürüye izin vermemek için dayanışmayı örgütlüyor ve kol kola hakları için mücadele ediyor, emekçileri cesaretlendiriyor!

20 yıldır AKP’nin gericiliğine, karanlığına sığmayacaklarını ispatlayan kadınlar, bu zor günlerde sömürü düzenine de sığmayacaklarını gösteriyor tüm ülkeye.

8 Mart, kapitalizmin sömürüsünü, karanlığını kabul etmeyen, onun baskı ve şiddetine karşı duran dünya emekçi kadınlarının günüdür Egemen sınıfın baskısına karşı 150 yılı aşkın bir süredir boyun eğmeyen emekçi kadınların direniş günüdür. Selam olsun…”