Ne Haziran’dı ama! 

Kazakları bir türlü dolaptan kaldıramadık değil mi?

İçimizin ısınması için Temmuz ayını beklemek zorunda kaldık!

Nisan gibi Haziran diyerek geçebilir miyiz peki, neredeyse her gün yağan yağmurları?

Mevcut ekonomide tatile gitmek bile “zenginlik göstergesi” olmuşken, yazın geldiğini turistik bölgelerimizde çıkan orman yangınları dışında(!) anlamak neden mümkün olmadı?

Daha geçen sene yangınlardan hepimizin içi yanmışken bu sene de çıkan yangınlara müdahalede geç kalmayı anlamak da pek mümkün değil!

“Geçen seneye göre değişen bir şey yok yani” diye geçirebilirsiniz içinizden ama değişen bir şey var; İKLİM.

İklim değişikliği, artık yıldan yıla değil, günden güne hayatımızı derinden etkilemeye ve değiştirmeye başladıkça, aklımızdan çıkarmadan attığımız her adımda düşünmemiz gereken tek konu; ÇEVRE.

Yediğimiz yemekten giydiğimiz kot pantolona, yürümeye üşenip de araçla gittiğimiz bakkaldan üzerine ismimiz yazılınca havalı(!) olan tek kullanımlık ambalaj içindeki okyanus aşırı gelen kahveye kadar, hepimiz iklim değişikliğinin sorumlusuyuz. Karbon ayak izimizle, geri dönüşüme gönder(e)mediğimiz atıklarımızla, konforumuz için vazgeçmediğimiz yaşam tarzımızla dünyanın “yeşil” kanı hepimizin eline bulaşmış durumda.

***

Bir şey yapmalı!

Evet, hepimiz iyi niyetimizle bir şeyler yapmak ve bu durumu düzeltmek istiyoruz. Ancak bu mücadele münferit değil topyekûn olmadıkça sonuç alınamayacak bir havuz problemi. Kişisel bilinç toplumsal bilince dönüşmeden, “gerçek” anlamda bize rahat bir nefes yok!

İşte bu yüzden sizi bir ay öncesine götürmek istiyorum.

Eskişehir Teknik Üniversitesi Çevre ve Sürdürülebilirlik Kulübü’nün düzenlemiş olduğu Çevre Şenliği’ne.

27-28 Mayıs tarihlerinde İklim Değişikliği temasıyla düzenlenen Çevre Şenliği, ESTÜ’de seminerlerin düzenlendiği ilk günün ardından, ikinci gün şehrimizin merkezi noktalarından biri olan Espark AVM önünde, tüm şehir halkının katılımına açık olarak gerçekleşti. “İklim Değişmeden, Değişimi Öğren!” sloganıyla yola çıkan ESTÜ Çevre ve Sürdürülebilirlik Kulübü, birbirinden değerli katılımcıların stantlarıyla çocuklar başta olmak üzere ziyaret eden herkesin ilgisini çeken bir şenliğe imza attı. Sürdürülebilir yeşil bir dünya için geliştirilen teknoloji ve ürünlerin tanıtıldığı şenlikte, gün boyu gerçekleştirilen ikramlar ve sürpriz etkinliklerle de katılan herkesin mutlu ayrıldığı bir şenlik oldu.

Eskişehir Teknik Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Tuncay Döğeroğlu Hocamız da Çevre Şenliği’ne katılımlarıyla şeref verdi. Bütün stantları tek tek gezip bilgi alan Tuncay Hocamıza, Çevre ve Sürdürülebilirlik Kulübü’ne vermiş olduğu destek için kendi adıma çok teşekkür ederim.

Bir özel teşekkür de Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı değerli hocamız Prof. Dr.  Aysun Özkan’a. Daha tanışmadan tüm öğrenci arkadaşlarımızın derin bir sevgi ve saygıyla bahsettiği hocamızla tanışmış olmaktan da çok mutlu olduğumu belirtmek isterim. Öğrencilerine duyduğu güven ve verdiği destek, Eskişehir kent belleğinde iz bırakacak bir etkinlikle de taçlanmış olduğu için bir kez daha huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum.

ESTÜ Rektörü Sayın Hocamız Prof. Dr. Tuncay Döğeroğlu ve ESTÜ Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı Sayın Hocamız Prof Dr. Aysun Özkan ile.

Son bir teşekkür ve yürek dolusu bir “helal olsun” um da tüm ÇSK ekibine. Çok büyük bir emekle gerçekleştirdikleri Çevre Şenliği (ÇEV-ŞEN), imkansızlıkların nasıl mümkün olabildiği, çok yoğun katılıma rağmen kriz anlarının nasıl yönetilebileceği ve parayla değil çabayla nasıl da paha biçilemez bir etkinlik yapılabileceğini gösterdiler. Tayyibe, Almina, Batuhan, Başak, Sena, Fatih, Begüm, Ecem, Mücahit, Şüheda, Berat, İrem, Melis, Buğra, Çağla, Nida, Efekan, Doğan, İlayda, İpek, Ali, Mustafa, Emre ve adını sayamadığım fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür tüm kardeşlerim. Adınızı daha çok duyacağımızdan eminim. Şehrimizin, ülkemizin ve dünyamızın sizlerle güzel günler göreceğine yürekten inanıyorum.  Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük emanetini neden Türk Gençliğine bıraktığını bir kez daha görmüş olmanın gururunu yaşattıkları için tüm ESTÜ ÇSK ekibindeki kardeşlerime sonsuz teşekkür ediyor ve yürek dolusu “HELAL OLSUN!” diyorum.

Not: Bu şahane fotoğrafın arkasındaki pankart bile el emeğiyle hazırlandı. Çabayla nasıl da paha biçilemez işler yaptıklarının güzel örneklerinden sadece biri. .

***

Peki, madenci olarak senin ne işin vardı Çevre Şenliğinde?

Haksız bir soru olsa da haklısınız! Her alanda herkesin kutuplaştırılmaya çalışıldığı günümüzde, maalesef madencilik de tamamen çevre karşıtı görülüyor. Ancak her fırsatta önce çevre ve insan, sonra madencilik anlayışını vurguluyoruz. Çünkü, hayatımız maden!

Standımızda yer alan, AR-GE çalışmalarımızla geliştirdiğimiz ve Esstone markasıyla sunduğumuz zemin kaplaması ürünlerimizi, mermer artıklarının yeniden kazanımıyla üretmekteyiz. Sağlamış olduğu poroziteyle insan ve araç trafiğinin olduğu alanlarda, yüzeyde su birikimini önleyerek yer altı su dengesini koruyor. Özellikle Avrupa ülkelerinde daha önceden kullanılmaya başlansa da ülkemizde de havaalanlarından metro projelerine, otellerden parklara kadar birçok yerde uygulama alanı bulmaya başladı. 12’den fazla ülkeye de ihracatını gerçekleştiriyoruz. Sıfır atık prensibiyle geri dönüştürülmüş ürün olması ve düşük karbon salımı nedeniyle de gün geçtikçe uygulamaları artıyor.

Hem bir madencilik ürünü hem de çevreci deyince kulağa garip geliyor, değil mi? Gelmesin. Çünkü içtiğiniz suyun arıtmasında kullanılması için de dolomit mineralini işliyor ve su arıtma sektörüne sunuyoruz.

Çevre Şenliğindeki standımızda yer alan, çevre dostu ürünlerimizin son derece ilgi çekmesi ve madenciliğe karşı ön yargılı olan hemşerilerimizle bile gerçekleştirdiğimiz güzel sohbetlerde, iyi madencilik örneklerini anlattığımız, kötü örnekleri bizim de eleştirdiğimizi belirtmemiz neticesinde “biz böyle olduğunu bilmiyorduk” diyerek teşekkür etmelerine ne kadar mutlu olduğumuzu anlatamam. Temelde, problemimizin bilinçsiz işletme ve yetkilileri olduğu biliyoruz. Diyalog yerine dayatma ile halledilmeye çalışılan çözümler, çözümden ziyade düğüme dönüşüyor. Bu yüzden yeni nesil madenciler olarak her platformda ve her zaman diyaloga hazırız.

***

Hayat, zıtlıkların birleşimiyle zenginleşiyor ve güzelleşiyor. Örnek mi? Hayat kaynağımız, su! Bildiğiniz üzere su; iki hidrojen bir oksijen atomundan oluşuyor. Peki hidrojen yanıcı, oksijen yakıcı bir gaz. Nasıl oluyor da bir araya geliyor ve hayat kaynağımızı oluşturuyor, değil mi?

Maden ve çevre konusu her ne kadar birbirinin karşısına konulmaya çalışsa da aslında bir arada oldukça hayatımızın kaynağını oluşturuyor. Bu yüzden Maden vs. Çevre değil, Maden ve Çevre olduğunu hep beraber anlamalı ve anlatmalıyız.

Çevre Şenliğinde yer alan tek madenci olmaktan hem kendim hem de kurumumuz adına son derece mutlu ve gururluyum. Bundan sonra da gerçekleştirecekleri tüm projelerinde, her zaman yanlarında olduğumu belirtmek isterim. Madenci ve çevrecileri karşı karşıya getirmeye çalışanlar uğraşadursun. Biz, çevreci madenciler olarak her daim yan yanayız.