Lösev
25.04.2024 - Eskişehir'in Haberi , Şehrin Gündemi...
Cumhuriyet 100 Yaşında

Tuğba Önce Yazdı:”İnsan Anlaşıldığı Yerde Çiçek Açar”

Tuğba Önce

Yazarın şu ana kadar yazılmış 11 makalesi bulunuyor.

“İnsanlar, insanlar içinde insana hasret yaşarlar.” diyor Özdemir Asaf.. Bu söz sayfalar dolusu yazılan yazılara bedel mahiyette. Belki bir kitap yazılsa bu söze karşılık gelmeyecek. Düşünülen yaralayan fakat dile gel(e)meyen geldiğinde ise muhatap bulamayan ve hatta bulduğunda bile anlaşılamamanın karşılığında birçok cümlenin tek cümle ile özeti olmuş bu söz. Bazen anlatamamanın verdiği ızdıraptan daha büyük bir ızdırap varsa o da anlaşılamamaktır..

Aynı mekân, aynı hava, aynı zaman, aynı kalabalık, aynı insanlar, aynı nesneler.. Fakat bu kalabalığı eşlik eden itibarlı bir yalnızlık.. Peki bu mekâna, havaya, zamana eşlik eden biz miyiz? Yoksa bizim gölgelerimiz mi? Çünkü; ne sesimizi duyurabiliyoruz ne de varlığımızı hissettirebiliyoruz. Varlık belirtisi gösterirken anlaşılmayı istiyor, anlaşılmayı ararken de kendimizi paramparça olmuş bir insan tasavvuru içinde buluyoruz. Bu paramparça hissin içinde de haddi hududu olmayan sonsuz bir gürültü bizi karşılıyor. Evet, kalabalıkların gürültüsü bu. Kalabalıklar içinde yalnızlaşanları ötekileştirenlerin gürültüsü. Dinlemiyorlar hep kendileri dinlensin duyulsun istiyorlar. Dinlemenin, anlamanın sırrına eremiyorlar. Ve bazen kendilerini dahi duymuyorlar kendi seslerinden.. Halbuki dinleseler, kulak verseler hikmetin konuşmakta değil dinlemede olduğunu görecekler.

Söyleyecek onlarca söz birikti.. Muhatabını bulamayan onlarca söz.. Onlarca sayfa.. Çünkü; sözün de yazının da maksatı muhatap bulmaktır. Muhatabını bulamayan her şey kaybolup silinip yok olup gider.. Öyleyse sözün kaybolmaması için durup tefekkür etmeli, duymalı, görmeli, dinlemeliyiz.. Dinlemenin getirdiği dinlenmenin hazzını almalı, duymanın getirdiği durulmanın tadına varmalıyız. Dünya yalnızca kendimizden ibaret olmamalı. O dünya hayatı için edindiğimiz meşguliyetler, kurduğumuz ünsiyetler, bu keşmekeş düzen yazımın başında da ifade ettiğim gibi bizi yalnızlığa mahkum ediyor. Evet mahkum olmak bu..

Peki ya nedir kurtuluş? Çıkış yolu? Tünelin sonundaki ışık..?

Kurtuluş.. Işık.. Çıkış yolu.. Şöyle belki de;
Bu yolda heybemize alacağımız azık; “nezaket, samimiyet, rikkat ve saffet” olmalıdır. Yol diyoruz çünkü yola azıksız ve yoldaşsız çıkılmaz. Yolumuzdaki yoldaşla muhabbetimize heybemize aldığımız azıkları da katacağız. Çünkü dinlemenin, duymanın, görmenin, anlamanın yolları karşılıklı “nezaket, samimiyet, rikkat ve saffet” ile mümkündür. Bu gibi mefhumlarda mutabık kalabilirsek dengeyi muhafaza edebiliriz. Böylelikle kalabalıklar içinde yalnız kalma mefhumunu yıkabilir uzağı yakın edebiliriz.
Unutmayalım insan anlaşıldığı yerde çiçek açar..

Anlaşılmak ve çiçek açmak dileğiyle..

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ
erotik shop malatya araç kiralama en iyi casino siteleri casino siteleri istanbul evden eve nakliyat evden eve nakliyat istanbul parça eşya taşıma eşya depolama istanbul