Değerli okuyucularım bir takım yoğunluklardan dolayı sizlerle biraz ayrı kaldık, umarım beni mazur görürsünüz. Bugün sizlere dünümüzü, bugünümüzü, yaşadığımız ve geleceğimizi görmemiz için çok önemli gördüğüm bir konuya değinmek istiyorum…

Malum 2023 yılı geldi ve Ocak ayının sonuna geliyoruz. Ama şehrimiz de ve memleketimizin bir çok yerinde ne kar var ne de yağmur yağıyor. Kötü bir kuraklık almış başını gidiyor.

Caddelerde insanlar ağustos ayı gibi güneş gözlükleriyle dolaşıyor. Kimilerince havaların böyle olması hoş ve güzel olarak karşılanıyor, kimileri de içinde bulunduğu sıkıntılarına bir sıkıntı ekliyor. Bana göre de bu günler, gelecekte yaşayacağımız felaketlerin habercisi gibi geliyor bana.

Havaların böyle gitmesi ve içinde bulunduğumuz bu durumdan bir kıssadan hisseyi kaleme almak istiyorum bugün köşemde….

“Günün birinde, kurak geçen bir zamanda cemaat Cuma namazı sonrası Camii imamı ile beraber kurumaya yüz tutmuş mahsülleri kurtarma ümidiyle bozkıra yağmur duasına gider..
Hacet namazları kılınır, dualar edilir, kurbanlar kesilir ama gökyüzünden tek damla yağmur düşmez yine!

Cemaat boynu bükük tekrar kasabaya geri döner, aradan bir kaç gün geçer ve bir Allah dostunun yolu kasabaya düşer..

Kasaba halkı Allah dostunun yanına gelerek kendileri için yağmur duasına çıkmasını söyler ancak Allah dostu yağmur duası yerine kasabayı beraber gezmeyi önerir halka,
Halk şaşkın bir halde merakla Allah dostunun ardına düşer, ev ev dolaşmaya başlarlar..
3-5 evi dolaştıktan sonra damı çökük kapısı kırık bir eve rastlarlar ve Allah dostu kapıdan içeri doğru seslenip ev hanesini dışarı çağırır..
İçerden orta yaşlarda üzeri yamalı bir kadın ve iki yetim kız çıkar..

Allah dostu hâl hatır sorduktan sonra evin beyinin kalp krizi geçirip erken yaşta öldüğünü ve kadının da iki yetim kızıyla yalnız başına kaldığını öğrenir..
Allah dostu kadın ile hasbihal ettikten sonra küçük kızlara kendisinden istekleri olup olmadığını sorunca kızlardan birisi çatıları için kiremit diğeri de kendisi için yeni bir ayakkabı ister..

Allah dostu hemen yanındaki cemaate evin damı için kiremit ve diğer kız için ayakkabı alınmasını buyurur..

Kiremitler ve ayakkabılar geldikten sonra Allah dostu küçük kızlara “En çok ne için dua edersiniz, söyleyin bakalım dedenize” diye sorar!.
Kızlardan birisi, “Yağmur yağdığında damımız eski olduğu için çatımızdan su akıyor,evimiz ıslanmasın diye Allah’tan yağmur yağdırmamasını isterim hep” der!.

Diğer kız ise, “Ben de eski ayakkabım delik, ayaklarım yağmurlu havalarda ıslanıyor diye Allah’tan yağmur yağdırmamasını istiyorum hep” demiş!.

Allah dostu bu sözlerden sonra yanındaki cemaate dönerek, “Sadece Allah’ın kudretinde olan bir duayı etmeden önce kendi kudretinizle birinin duasını yerine getirmediğiniz sürece sizin duanız kabul olmaz ey cemaat” diyerek meseleyi özetliyor ve bugünlerimize ışık tutuyor!.
Yani değerli dostlarım; bugün yaşadığımız kuraklık için yağmur duası yanı sıra o Allah dostunun yaptığını yapmamız da gerekli ve makbuldür kanaatimce.

Nasıl bir insanoğlu olduk ki; hep kendimizi düşünür, kendi rahatımız bozulmadıkça kimsenin halini görmez, yapılan yanlışa, zulüme ses etmez bir hale geldik. Ahir zaman derdi ya atalarımız, yoksa söylenen ahir zamanı mı yaşıyoruz. Mevki, makam para kazanma hırsı yüzünden herkes birbirinin üzerine basar olmuş, kimin neye ihtiyacı var, kimse kimseye sormaz olmuş, birine el vermenin el ele bir yol yürümenin güzelliği varken herkes bir birini aşağıya çeker olmuş.
Titreyip özümüze dönme vaktimiz geldi de geçiyor bile, “bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz” İyi bir yarın kalbî, dili, beyni iyilik düşünen ve iyilik için birbiri ile yarışan insanlıkla gelecektir. Dün bitti ama yarınlarımızı iyi bir niyet,güzel bir samimiyet ve omuz omuza vererek başarabiliriz.

Gelin başımızı önümüze koyup bir düşünelim. İyi olalım,İyilikle yaşayalım.

Selam ve dua ile…